T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / KEÇİÖREN - Mecidiye İlkokulu

Haberler

Haz

ANKARA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜMÜZÜN TERTİĞ ETTİĞİ "TÜRKÜLERİMİZ YARIŞIYOR "İLÇE IKINCİLİĞİNİ ELDE ETTİK.ÖĞRETMENİMİZ SİBEL KESGİN VE ÖĞRENCİLERİMİZİ TEBRİK EDERİZ.

Haz

Kişisel Gelişim Uzmanı,Eğitimci,Yazar Adem KARAFİLİK "Öğretme ve Öğrenme Stratejileri"konusunda öğretmenlerimize bilgilendirme semineri verildi.

Haz

www.ebagov.tr ders,video,çizgi film,belgesel ,Kuran-Kerim Öğretimi gibi bir çok  alanda yenilik ve değişikle paydaşlarımızın eğitim-öğretim hizmeti vermektedir

Haz

MECİDİYE İLKOKULU VE MECİDİYE ORTAOKULUNUN TÜM PERSONELİ OKUL BAHÇESINDE İFTAR SOFRASINDA BIRAYA GELDİ.OKULUMUZDA ESKIDEN GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERIN VE YÖNETİCİLERİNDE DAVET EDİLDİĞİ İFTARIN ÇOK DEĞERLİ VE ANLAMLI OLDUĞU İFADE EDİLDİ.

Haz

"MECİDİYE İLKOKULU ÖFKEYLE BAŞ ETME YOLLARINDA BAŞARILI."MESLEKİ ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA ÖĞRETMENLERİMİZE VERİLEN ÖFKE KONTROLÜ VE BAŞETME YOLLARI"SEMİNERİ BAŞTA REHBER ÖĞRETMENİMİZ GONCA SEBER TONGU OLMAK ÜZERE REHBERLİK SERVİSİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ.

Haz

Yrd.Doç.Dr Ayhan URAL´dan"Yarışmacı Eğitim Anlayışının Öğrencilere Etkileri "Konulu Seminer ile Mesleki çalışmalarda renk kattı,fazlasıyla ıstifade edildi.Kendisne program sonunca plaketle teşekkür edildi.

Yarışmacı Eğitim Anlayışının Eleştirisi

Gazi Eğitim  Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü

 

AMAÇ

Bu çalışmanın amacı, son yıllarda Türk Eğitim Sisteminde ön plana çıkarak -çıkarılarak- bireysel ve toplumsal yaşamı önemli derecede tehdit eden “yarışmacı eğitim anlayışı”nın sonuçlarını tartışmaya açmaktır. Bir toplumdaki egemen eğitim anlayışı, o toplumda yalnızca yaşanılan zamanı değil yaşanılacak zamanları da etkileyebilmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada, egemen eğitim anlayışı olarak kabul edilen “yarışmacı eğitim anlayışı”na ilişkin çözümleme, bireysel ve toplumsal geleceğe yansıtılarak yapılmaya çalışılmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için konuya ilişkin literatüre olanaklar ölçüsünde ulaşılmaya çalışılmıştır.

 

YARIŞMACI EĞİTİM ANLAYIŞININ DAYANAKLARI VE AMAÇLARI

Yarışma gereksinimi, A.Maslow’un gereksinmeler hiyerarşisinde, değer gereksinmeleri başlığı altında, kazanmak, rekabet etmek, onaylanmak ve kabullenilmek gereksinimleriyle birlikte yer almaktadır. Ancak, A.Maslow insan gereksinimlerini bir bütün olarak değerlendirmiş ve zirveye de kendini gerçekleştirme gereksinimini koymuştur. Konuya ilişkin araştırmaları sonucunda, kendini gerçekleştirenlerin karakteristikleri ile kendini gerçekleştirmeye götüren davranışları belirlemeye çalışmıştır.

Kendini gerçekleştirenlerin karakteristikleri ve kendini gerçekleştirmeye götüren davranışlar, çalışmanın sonuç başlığı altında sunulacak ve yarışmacı eğitim anlayışından geçirilen bireyin özellikleriyle örtüşme düzeyi, cevaplanması istenilen bir soru olarak tartışmaya açılacaktır.

Yarışmacı birey, gerçekleştiremediği bireyselleşme ve toplumsallaşma yetersizlikleriyle başkalarına sınırsız bir kullanım kolaylığı sağlayacağından, herkesin yarışmacı yapılması doğrudan ve dolaylı uygulamalarla gerçekleştirilmeye çalışılır. Her yarışmada doğal olarak kazanan bir veya birkaç kişi olurken, diğerlerinin tamamı kaybetmektedir. Kaybedenlerin olayı anlama ve yorumlamalarına fırsat vermeksizin yeni yarışma süreçleri tasarlanarak yeni cazibe unsurları yaratılmaktadır.

Yarışmacı eğitim anlayışı, başlangıçta herhangi bir olumsuz eleştiri yapılamayacak kadar masum amaçlarla kendine yaşam alanı yaratmayı hedeflemektedir. Bu anlayış, başlangıçta bireyin farklılık, yeterlik ve olanaklarını kullanarak kendini ifade edebilmesini gerçekleştirmeyi, açık bir hedef olarak ortaya koymaktadır. Ancak, bireyi diğerlerinin yetersizliklerinden yararlanarak öne çıkartmayı da görünmez bir amaç olarak benimsemiş olması, bu anlayışın yaratacağı olumsuzlukların kaynağını oluşturmaktadır. Bireyselleşmeyi destekler ambalajlarla sunumu yapılan “yarışmacı eğitim anlayışı” bireyselleşmeyi yok ettiği gibi toplumsallaşmanın da önemli bir engeli olarak ifade edilebilir.

Varlıklarının temel dayanağı olarak gördükleri “yarışmacı eğitin anlayışı”nı uygulamaya koyanlar, bu amaca ulaşmak için ise eğitim sistemi içerisinde yer alan tarafları -öğrenciler, öğretmenler, yöneticiler, veliler, politika üretenler, istihdam edenler vb.- kendi anlayışlarını benimseyerek yaşatacak ve bağlılıklarını sağlayacak etkili araçlar kullanmaktadırlar. Bu araçların ortak özelliği, yarışmanın doğal sonucu olan kazanmaya dönük sunulan ödül adı altındaki ayrıcalıklardır. Bu ayrıcalıklar her zaman kazananı mutlu kılıyor görünse de kazananın üstleneceği rol, bu anlayışın sahiplerinin esiri olmaktan öteye gidememektedir. Doğaldır ki ikinci adım olan ve kaybedenlere de kazanacakları duygusunu ve ulaşacakları ayrıcalıkları daha belirgin bir şekilde öğütlemek, anlayışın sigortası niteliğindedir.

Freire (2003) de benzer bir yaklaşımla, kendilerine dayatılan edilgen rolü ne kadar kapsamlı bir şekilde kabul ederlerse dünyayı nasılsa öyle benimsemeye, kendilerinde yığma malzeme halinde biriktirilen kısmi bir gerçeklik görüşünü kabule o kadar yatkın olacakları eğitim anlayışını bankacı eğitim modeli olarak tanımlamaktadır. Freire (2003) göre bu modelle, bireyler -öğrenciler- kendilerine yüklenen yığma malzemeyi istiflemekle ne kadar meşgul olurlarsa, dünyanın dönüştürücüleri olarak müdahale etmeleri halinde oluşacak eleştirel bilinçlerini o kadar güdük bırakmak amaçlanmaktadır. Freire, bankacı eğiti modeline karşı, bireyin özgürlüğünü ve yetkinliğini temele alan problem tanımlayıcı eğitimi modelini önermektedir.

Her toplumdaki egemen eğitim anlayışının amaçlarının gerçekleştirildiği örgütler olarak bilinen okulları, mücadelesinin merkezine oturtan Illich (2000), okulsuzlaştırılmış eğitimin anlayışını geliştirerek soruna köklü bir çözüm önermiştir.

Russell (1981) ise eğitimde yarışçılığın en zararlı yönlerinden birinin, özellikle en iyi öğrencilileri aşırı eğitime yöneltmek olarak belirmiştir. Bunun da öğrencilerin hayal güçlerine, zekalarına ve hatta sağlıklarına zarar vereceğine dikkat çekmektedir. Eğitimde yarışçılık giderek, bilim sevgisi, araştırma hevesi ve zihinsel girişkenliğin yok edildiği, öğrenme sevgisinin yitirildiği bir eğitim anlayışına dönüşebilir.

Oysa, öğrenci ve öğretmenlerin okula sevinçle gelmelerini sağlayacak en önemli etkenlerden birisi ve belki de birincisi tarafların bu eğitim ortamında yaratıcılıklarını değerlendirme fırsatı bulabileceklerine olan inançlarıdır(Eşme 2004).

Bireyi edilgen kılan, sürekli bilgi yüklemeye dönük olan bu anlayış, istenilen bilgileri istenilen zamanda olduğu gibi ifade edenlerin başarılı sayıldığı “görünür” sayıltıya dayandırılmıştır. Oysa burada “görünmeyen” -açıklanmayan- gerçek sayıltının bireyin sürekli edilgen -bağımlı- tutularak kontrol edildiği gerçeğidir. Edilgen kılma, bağımlılık ve kaygı yaratma, güven verme gibi saklı eylemlerin gerçekleştirilmesi bu eğitim süreci içerisinde sıklıkla tekrarlanan yaşantılara serpiştirilmiş ve uygulanmaktadır. Bu gerçeğin açıklanması doğal tepkilere yol açacağından, en etkili yol olarak “yarışmacı eğitim anlayışı” bireyin sistem içerisinde var olabilmesine koşut gösterilmektedir.

Bağımlılık, bireyin değerlerine aykırı hareket etmesine, bireyi giderek daha denetimsiz takınaklı hale getirip kontrolünü eline alan ve bireyin karşısında güçsüz kaldığı bir süreçtir(Schaef 1997:26). Burada sözü edilen bağımlılık, bireyin salt eğitim istemiyle sınırlı kalmayan, aksine bütünüyle yaşam sürecini etkisi altına alan bir özellik gösterir. Oysa her bireyin yaşamı, özgür kararların alınmasını gerekli kılacak sayısız özel yaşantılardan oluşan benzersiz bir süreçtir. Yaşam sürecinde yer alan doğal bağımlılıklar dışındaki bağımlılıklar, bireyin kendi yaşamını tamamen ortadan kaldırmaya varabilecek sonuçlar da doğurabilmektedir. Genel olarak çağdaş eğitim yaklaşımları, bireyi bu bağımlılık sürecinin dışında tutarak korumayı hedefler. Bağımlılıkların çokluğu, doğal olarak bağımsızlığı azaltacağından, “yarışmacı eğitim anlayışı” savunucu ve uygulayıcıları bu aracı etkin bir şekilde kullanmaktadırlar.

Bireyi ve toplumu kontrol etmenin bağımlılıklarla olan ilintisi, “yarışmacı eğitim anlayışı” mensuplarını yeni arayışlara sürüklemektedir. Bu ilişki, ne kadar çok bağımlılık, o kadar çok, o denli kolay ve o kadar etkin kontrol şeklide de formüle edilebilir. Bu yüzden, özgünlüğün yok edildiği, üyelerinin temel yeterlik ve özellikleri oldukça yüksek oranda birbirine benzetildiği toplumların, kaliteli bir yaşam yaratma arzuları da başarısız olmaktadır.

“Yarışmacı eğitim anlayışı”nın yok ettiği en temel özellik, bireyde sorgulama, anlama, anlamlandırma, merak etme, yaratma, eleştirme, güven duyma, hayal kurma, isteme, paylaşma gibi temel insani değerlerin gelişiminin engellenmesidir. Bu yok oluş, “yarışmacı eğitim anlayışı” savunucularınca bir kazanım olarak değerlendirilir. Martin (1998) bu özellikleri kazandıran eğitim uygulamalarının, bireyi yaşamın katımcısı olmaktan uzaklaştırıp yaşamın gözlemcisi yaptığını ifade etmektedir. Oysa, merak eden, sorgulayan, anlayan, anlamlandıran, yaratan, eleştiren, kendine güvenen, hayal eden, isteyen, paylaşan vb. özelliklere sahip birey, kesinlikle kontrol altına alınamayacaktır. Bu özelliklere sahip birey, bireysel ve toplumsal yaşama ilişkin tüm kararları, kendi yeterliklerine dayalı alma gücüne sahip olacaktır. Bağımlılıkları, doğal -zorunlu- bağımlılıklarla sınırlı olan birey, kendini gerçekleştirme gereksinimini karşılama yolunda önemli adımlar atabilmiş demektir.

Eğitim bireyselliğe, farklılaşmaya önem veren bir değerlendirilmeyle verilirse birey, uyumluluğunun yanı sıra kişiliğine, kendini gerçekleştirmeye yönelik yaratıcı boyutlar ekleyebilecektir(Kasatura 1998:134).

 

SONUÇ

Genel olarak bakıldığında “yarışmacı eğitim anlayışı” bireyi yarıştırarak, toplumsal yaşama karıştırmamayı hedefleyenlerin kullanabilecekleri -kullanabildikleri- yasal bir araç olarak tanıtılmaktadır. Üyelerinin toplumsal kararlara katılmadığı toplumlar, bir takım güç odaklarının egemenlikleri altına girer ki bu da o toplumları demokrasiden kolayca uzaklaştırır.

Yukarıdaki açıklamalarda göstermektedir ki bu anlayışın dayattığı “yarışma”, düpedüz “karışma” yönergesidir. Sorgulamayan, anlamayan, anlamlandırmayan, üretmeyen, paylaşmayan, istemeyen, hayal kurmayan bireylerin oluşturduğu “karışmayan” bir toplum, en kestirme yol olarak “yarışmacı eğitim anlayışı” ile yaratılabilir. Bunun içindir ki; bu anlayışı tehdit eden yaklaşımların tümü ile bunların savunucuları, potansiyel düşman olarak algılanmaktadır.

Böyle bir eğitim sistemi içerisinde yer alan tarafların tamamına yakını, “yarışmacı eğitim anlayışı”nın gerekliliğini alabildiğince savunurlarken, bu anlayışın dayanak ve sonuçlarını tartışmaktan dahi kaçınmaktadırlar. Gerçekte amaçlanan da budur. Tüm tarafların dikkati yarışmaya, ödüle ve rakibini yok etmeye yoğunlaştırılmıştır. Morin’in (2003) de belirttiği gibi egemen doktrinler ve ideolojiler, inanlara kanıt ve diğerlerine yasaklayıcı korku sunan güce sahiptir.

Çağdaş toplumlar güçlerini üyelerinin farklılıklarından alırlar. Bu farklılıkları bir zenginlik olarak görüp desteklemek çağdaş eğitim anlayışının kazandıracağı bir yeterliktir. Bu gerçeği benimseyen toplumlar, üyelerinin edilgen olmalarını istemek yerine onları edilgen kılan unsurlarla kıyasıya bir mücadelenin içindedirler.

Her bireyin eşsiz bir zenginlik kaynağı olarak kabul edildiği toplumlarda eğitim, yarışmacı anlayıştan sıyrılmış çağdaş bir araç olarak kabul edilmektedir. Böyle bir toplum ise ancak, üyelerinin yarışma arzusuna cevap veren bir eğitim anlayışını benimseyerek değil de varlıklarını duyumsayarak kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir eğitim anlayışını benimsemekle yaratılabilecektir. Bu da eğitim sistemi içerisinde yer alan tarafların tamamının ortak çabasıyla gerçekleştirilebilir. Hatta bu konuda, bireyin yeterlik ve yetersizliklerini paylaşarak daha da güçlü olabileceği düşüncesine dayalı bir eğitim anlayışının egemen olduğu bir toplum özlemi duyan herkesin katkısına ihtiyaç duyulur.

A.Maslow‘a göre kendini gerçekleştirenlerin karakteristikleri ve kendini gerçekleştirmeye götüren davranışların listesi aşağıda verilmiştir(Atkinson ve Diğerleri 1999:479).

Kendini gerçekleştirenlerin karakteristikleri:

 Gerçekliği etkin biçimde algılamak ve belirsizliği giderebilmek.

 Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul etmek.

 Düşünce ve davranışta kendiliğindenlik.

 Ben merkezli olmaktan çok problem merkezli olmak.

 İyi bir mizah anlayışına sahip olmak.

 Yüksek düzeyde yaratıcılık.

 Bilinçli olarak görenek dışı olmakla birlikte özkültürün içselleştirilmesine direniş.

 İnsanlığın refahıyla ilgilenmek.

 Yaşamın temel deneyimlerini derinlemesine değerlendirmek.

 Az sayıda insanla derin, doyurucu kişisel ilişkiler kurmak.

 Yaşama nesnel bir bakış açısından bakmak.

Kendini gerçekleştirmeye götüren davranışlar:

 Yaşamı bir çocuk gibi tam bir özümleme ve yoğunlaşmayla yaşamak.

 Güvenli tarzlara takılıp kalmaktansa yeni bir şeyler denemek.

 Deneyimleri yorumlarken, geleneğin, otoritenin ya da çoğunluğun sesinden çok kendi duygularını dinlemek.

 Dürüst olmak; oyunculuktan ya da rol yapmaktan kaçınmak.

 Görüşleri çoğu insan görüşleriyle çakışmıyorsa, gözden düşmeyi göze almak.

 Sorumluluk sahibi olmak.

 Karar verdiği şey ne olursa olsun o konuda çok çalışmak.

Egemen bir yarışmacı eğitin anlayışının bireysel ve toplumsal sonuçlarını değerlendirmede, değerlendirmeye tabi tutulan birey ve toplumun yukarıda verilen yeterlik ve özelliklere sahiplik düzeyleri ölçüt olarak alınabilir.

Böyle bir değerlendirmede açık olarak görülecektir ki yaşamında oldukça çok sayıda bağımlılıklar bulunan edilgen birey, kendini gerçekleştirme gereksinimini karşılamaktan uzak bir yaşam sürmeye aday olacaktır. Oysa eğitim, bireyin kendisini gerçekleştireceği yeterlikleri kazanacağı yaşantılardan oluşan bir süreç olarak tanımlanmaktadır.

Russell (1981), haklı olarak yarışçılığı, yalnız bir eğitim sorunu olarak sınırlandırmayıp, bireye sunulan bir ülkü olarak da olumsuz değerlendirmektedir. Dünyanın yarışçılığa değil örgütlenmeye ve işbirliğine ihtiyaç duyduğunu belirterek, yarışçılığın ekonomik yönden olduğu kadar törel yönden de olumsuzluklar yaratacağına dikkat çekmektedir.

Son dönemde Türk Eğitim Sistemi’ne ilişkin tartışmaların, eğitimin dayandırıldığı temel felsefelerden soyutlanarak yapıldığı gözlenmektedir. Oysa, herhangi bir eğitim sistemi, amaç, yapı, süreç ve iklim boyutlarında sürekli değerlendirmeye tabi tutularak yenileştirilebilir. Bu boyutlardan birinin değerlendirme dışı bırakılmasıyla yapılacak yenileştirme çalışmaları sonuç vermeyecektir. Özellikle amaç boyutunda yapılacak değişikliklere çağdaş bilimsel yaklaşımların yansıtılması, bireysel ve toplumsal dönüşüme doğrudan yansıyacaktır.

Bu çalışmada, günümüzde yaşanan bireysel ve toplumsal sorunların temel nedeni olarak ifade edilen “yarışmacı eğitim anlayışı”nın yerine, bireysel farlılıkların ortaya çıkarılmasını ve bireyin özgürleşerek kendini gerçekleştirmesine olanak sağlayacak bilimsel bir eğitim anlayışının ikame edilebilmesi, bireysel ve toplumsal önceliğimiz olmalıdır. Bunun için de başta eğitim bilimciler olmak üzere tüm bilimcilerin bu yöndeki çalışmaları, çağdaş ve demokratik eğitim özlemi duyan toplumsal kesimlerce desteklenmelidir.

Kaynaklar

ATKINSON, Rita L. Ve Diğerleri. (1999). Psikolojiye Giriş. Çev: Yavuz Alogan. Arkadaş Yayınları. Ankara.

EŞME, İsa. (2004). Eğitimde İyi Örnekler. www.radikal.com.tr. Radikal 2 . 01.02.2004.

FREIRE, Paulo. (2003). Ezilenlerin Pedagojisi. 4.Basım. Çev:D. Hattatoğlu, E. Özbek. Ayrıntı Yayınları. İstanbul.

ILLICH, Ivan. (2000). Okulsuz Toplum. 2. Baskı. Çev:Mehmet Özay. Şule Yayınları. İstanbul.

KASATURA, İlkay. (1998). Okul Başarısından Hayat Başarısına. 3.Basım. Altın Kitaplar Yayınları. İstanbul.

MARTIN, J. Roland. (1998). Okul Yuvası Çocuk Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar. Çev: Yücel         Gürsel. Gendaş A.Ş. İstanbul.

MORIN, Edgar. (2003). Geleceğin Eğitimi İçin Yedi Bilgi. Çev:Hüsnü Dilli. Bilgi Üniversitesi Yayınları. İstanbul.

RUSSELL, Bertrand. (1981). Eğitim ve Toplum Düzeni. 2. Baskı. Çev:Nail Bezmen. Varlık Yayınları. İstanbul.

SCHAEF, Anne Wilson. (1997). Beyaz Erkek Sistemi. Çev: Ali Çakıroğlu. Kuraldışı Yayıncılık. İstanbul.

 

 

 

Haz

Okul Müdürümüz Ensar YİĞİT,yenilenen programlar ve Montesori Eğitim Sıstemi hakkında tüm öğretmenlerimize bilgilendirme sunumu yaptı.

Montessori Eğitimi

İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) yüzyılın başlarında  her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirir.

Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir.

1899’da Roma’da zeka geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okulunda yöneticiliği sırasında zihinsel eksikliğin sıklıkla pedagojik bir problem olduğuna hüküm verir.

Zihinsel engellilerin eğitimi konusunda aradığı bilgileri Itard ve Séguin’in çalışmalarında bulur ve bu yöntemleri temel alarak kendi yöntemini geliştirir. Eğittiği bir grup engelli çocuk devlet yeterlilik sınavlarında normallere yakın bir başarı gösterir.

Herkes bu başarıdan dolayı mutludur, ancak Dr. Montessori bundan o kadar etkilenir ki zekâ seviyeleri normal olan sağlıklı  çocukların nasıl olup da engelli çocuklarla karıştırılacak kadar istikrarsız olabileceklerini anlamaya çalışır.

6.Ocak.1907 Montessori ilk çocuk evini kurar: Casa dei Bambini

Maria Montessori 1907 yılında ilk çocukevi “Casa dei Banbini”de engelli olmayan çocuklarla çalışmalarında yaptığı gözlemlerde çocukların nelerden hoşlandıklarını ve nelerden hoşlanmadıklarını saptar.

Maria Montessori çocukların;

  • ödüllerden
  • cezalardan
  • yetişkin tarafından programlanmış eğitimden
  • oyuncaklardan
  • şekerlemelerden
  • öğretmen masasından
  • toplu derslerden

hoşlanmadıklarını,

  • özgür seçimden,
  • hatalarını kendilerinin denetiminden,
  • • hareket etmekten,
  • • sessizlikten,
  • • sosyal ilişkilerini kendileri tarafından kurulmasından,
  • • çevrenin düzenli ve temiz olmasından,
  • • özgür faaliyete dayalı bir disiplinden,
  • • kitapsız okuma ve yazmadan
  • • alıştırmaların tekrarından,

hoşlandıklarını gözlemledi.

Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.

Bu, başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde, kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir.

Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durmaktadır.

Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”

  • Çocuk, özeldir, tektir.
  • Kendine has bir varlıktır.
  • Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
  • “Çocuk, insanların mimarıdır.” Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.
  • Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler. Ancak, bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.
  • Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.
  • Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar.
  • Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.
  • Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasıyla gerçekleşir. Başka birinden uyarıya, onaya ve düzeltmeye gerek kalmaz. Kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.

Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için “bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir.

Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar. Dolayısıyla Montessori yönteminin özü, çocuğa önceden hazırlanmış bir çevrede kendi kendini geliştirebileceği şekilde hareket ve faaliyet özgürlüğü tanımayı amaçlayan, kendi kendine oluşan ve gelişen bir yöntem ve sistem anlayışıdır.

“Çocuğa hazırlanmış bir çevrede, çocuğun kişiliğini oluşturması için özgürlük tanıyan, kişiliğinin gelişim sürecini destekleyen, çocuğun kendi onuru içerisinde bireyselleşmesi ve sosyalleşmesini ciddiye alan, bireye özgü adil bir eğitimdir.

Haz

2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SONU OKUL MÜDÜRÜ ENSAR YİĞİT´İN KARNE MESAJI

 Sayın Kaymakamım,Sayın Belediye Başkanım Sayın Milli Eğitim Müdürüm,Şube Müdürlerim,Saygıdeğer Konuklar ,/Sevgili Öğrenciler.  2016/2017 Eğitim ve Öğretim Yılı Sonu Karne Dağıtım Programızı onurlandırmanız,  sevincimize ortak  olmanızdan ziyadesiyle  memnuniyetimizi bildirir,saygılarımızı ve hürmetlerimizi sunar, hoşgeldiniz  /safalar getirdiniz.

       Tüm insanlığı kucaklayacak kadar sevgi  dolu,İyilikte ve üretimde yarışan ,mutlu İnsanlar ülkesinin mimarlarını yetiştiren  Mecidiye İlkokulu ;  İl ve İlçe dereceleri ,kalite uygulamalarında ,”Eğitimde Örnek Uygulamalarıyla ,yerel ve uluslararası projelerle paydaşlarının gurur kaynağı olan okulumuz ,1000 öğrencisi ve 50 personel ıle eğitim-öğretimin sonuna ulaşmanın haklı gururunu,sevincini,mutluluğunu yaşamaktadır.Paydaşlarımızın katkısı,ilgisi ve destekleriyle ile gurur duyulan,hep zirvede kalan bir eğitim kurumu olma yolunda ilerlemekteyiz.

      Mecidiye İlkokulu ; alemin gözbebeği,yaratılmışların en şereflisi olan ,insanın hakettiği değeri kazandırmadaki  görev ve sorumluluğunun farkındadır.İnsanın özünde olan güzellikleri ortaya çıkaracak bilgi ve ahlak esaslarını aşılamak gibi kutsal bir görevimiz vardır. Bugun ,2016-2017 Eğitim ve Öğretim Yılının Sonu, Ülkemizi ve insanlığı gelecekte şekillendirecek olan  öğrencilerimizin emeklerinin karşılığını  görecekleri “Karne günüdür.Bugun öğrencilerin telaşı başka,velilerimizin telaşı başka,öğretmenlerimizin gurur bambaşkadır.

    Sevgili Öğrenciler;

Öncelikle  hepiniz ,çalıştıklarınızın karşılığı olan karnelerinizi alıyorsunuz,bu  büyük bir başarıdır.Sizleri tebrik ediyorum.zihnen,bedenen dinlenip,yeni bir eğitim-öğretim  dönemi  için büyük bir moral ve motıvasyonla başlayacaksınız.Yaz Tatilinde ;dönemin yorgunluğunu,stresini üzerinizden atmak,eğlenmek,gezip-görmek ,yetenekleriniz ,hobilerınız için süre ayırmak ve sevdiğiniz faaliyetleri  yapmak en doğal hakkınız ancak;tatilde öğrenmeden uzak durmayınız,okuyun,araştırın,gözlemleyıniz,okulda öğrendıklerınızı  tüm yaşamınızda uygulayınız. .İlim öğrenmek hem kadına ,hem erkeğe farz olduğunu,ilim ve hikmetin müslümanın öz malı olduğunu ,Sevgide ,saygıda,adalette ,İlim,Edep,Adap,Çalışkanlık,dürüstlükte  erdemli bireyler olarak kalınız.Okulumuzun iyilik ve doğruluk elçileri olunuz.

    Saygıdeğer Öğretmen Arkadaşlarım;

 Unutmayınız ki eğitim, iyi yetişmiş eğitimcilerle yürür. Elinizdeki cevheri gerektiği gibi işleyerek verdiğiniz emeklerin asla boşa gitmeyeceğini biliniz.  Öğretmenlerin, sevgi dolu, sabırlı, hoş görülü ve bilge insan olması beklenirken aynı zamanda yenilikleri takip eden, bilgilerini güncelleyen, öğrenmeye açık birer meşalesınız. Bu görev bilinciyle hareket eden sizler, yetiştireceğiniz öğrencilerin başarısıyla her zaman gurur duyabilirsiniz.Sizlere emekleriniz ,katkılarınız,özverili  çalışmalarınız için yürekten teşekkür ederiz.

     Kıymetli Velilerimiz;

 Karne zeka değil,okul performans göstergesidir.Karne, öğrencilerin ders çalışma beceri ve yeterliliğini ölçen bir belgedir.Kesinlikle kişilikle ilgili değildir. Karne;Çabalamak,bilmek,öğrenmek,bilgiye ulaşmak,bilgiyi hayatında kullanmak,sorgulamak,merak etmekle ilgilidir.Öğrenci başarısında ;aile tutumları,okul politikası ve öğretmen-öğrenci kalitesi sonucunun ürünü olduğu unutulmamalıdır.Kötü karne ,kötü çocuk değildir.

       Sonuç ne olursa olsun; öğrenci ;üç-beş rakamla ölçülemeyecek bir değerdir.Bizim için vazgeçilmez ve biriciktir. Sevgimizi karşılıksız göstermek ,öğrencimizin  karnesini olumlu karşılamak  ,sonuçları hakkında sağlıklı değerlendirmelerin yapılması kaçınılmazdır. Değerlendirmelerde teşvik edici ifadeleri kullanmaya ,ona güvendiğimizi hissettirip motive etmeye özen göstermeliyiz.   Varlık sebebi olan öğrencilerimizin hayata en iyi şekilde hazırlanmasında emeği ,katkısı olan tüm paydaşlarımıza yürekten teşekkür eder,öğretmen ve öğrencilerimize mutlu,huzurlu tatiller dileyerek, sözlerimi   Peygamber Efendımizin bir hadisi  ile kapatmak istiyorum. "Ya öğrenen  ol,Ya Öğreten  ol,Ya Dinleyen ol,Ya da İlmi Seven ol.Bunların dışında olursanız yanlıştasınız,zarara uğrarsınız,helak olursunuz".                                                                                                                                          

 

                  

Haz

Rehberlik Servisimizin rehberliği ve yönlendirmesi sonucu 4/ F Sinif Öğrencisi Bulut Halil ELBER´in Resim Sergisi açıldı.Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Haz

Okulumuzda velilerimize dönük eğitim -öğretim hizmetlerine devam etmektedir.Son 2 Yılda 20´ye yakın Halk Eğitim Kursu, okulumuzda gerçekleşti.Yıne hem öğrenci hem de velilerimize dönük hazırlanan, İşaret Dili Kursunu başarı ile tamamlayan kursiyerlerimizin belgelerinı Okul Müdürümüz Ensar YİĞİT tarafından takdim edildi.Kurs Öğretmenımız Sultan BAYSAL´a teşekkür ederiz.

Haz

2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı Keçiören İlçesi Karne Dağıtım Proramı okulumzda gerçekleşti.Okul Müdürü Ensar YİĞİT,İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayhan IŞIK ,İlçe Kaymakamı Sayın Uğur BULUT Beyin konuşması,şiir,halkoyunlarının ardından sınıflarda karne dağıtımı gerçekleşti.Tüm paydaşlarımıza iyi tatiller dileriz.

May

Okulumuzda İstanbulun Fethinin 564.Yıldonumünü çeşitli etkinliklerle anıldı.Fethin İslam ve Dünya tarihi açısından önemi üzerinde duruldu.

     (29 Mayıs 1453)İstanbul´un Fethi

 Nedenleri ve Hazırlıkları

 

İstanbul´un Fethinin Nedenleri

 

1. Osmanlı toprak bütünlüğünün sağlanmak istenmesi

 

2. Bizans´ın Balkanlar´da bulunan Osmanlı topraklarına asker sevkinin engellenmek istenmesi

 

3. Bizans´ın Osmanlı taht kavgalarını desteklemesi

 

4. Hz. Muhammed´in fethi teşvik edici hadisi

 

5. İstanbul´un dünya ticaret yolları üzerinde bulunan önemli bir kent olması

 

 

Fetih Hazırlıkları

 

-Hıristiyan aleminin Bizans´a yardım etmesini engellemek için bazı Avrupa ülkeleri ile antlaşmalar yapıldı.

 

-Anadolu Hisarı´nın karşısına Rumeli Hisarı yapıldı.

 

UYARI : Bu hisarın yapılma nedeni Balkanlar´dan Karadeniz yolu ile yapılabilecek yardımları kesmek ve Boğazları kontrol altında tutmaktır.

 

-400 parçalık bir donanma meydana getirildi.

 

-Muslihiddin, Saruca Sekban ve Macar Urban´a büyük kuşatma topları döktürüldü.

 

 

İstanbul´un Fethi (1453)

 

-Bizans İmparatorluğu İstanbul şehri ile civardaki birkaç kasabaya hakim bir durumdaydı.

 

-Bizan elindeki donanmayı Haliç´e çekerek, Haliç´in ağzını zincirle kapattı. İstanbul, hem karadan hem de denizden çok sağlam surlarla çevrilmişti.

 

-6 Nisan 1453 sabahı kuşatma başladı.

 

-21-22 Nisan gecesi 72 (bilgi yelpazesi.net) parça donanma karadan Haliç´e indirildi.

 

-29 Mayıs 1453 sabahı İstanbul´a girildi.

 

 

Fethin Tarih Açısından Önemi

 

İstanbul´un Fethinin Türk Tarihi Açısından Önemi

 

1. İstanbul Osmanlı Devleti´nin başkenti yapıldı.

 

2. Fetih ile Osmanlı Devleti için İmparatorluk dönemi başladı.

 

3. Osmanlı Devleti´nin toprak bütünlüğü sağlandı.

 

4. Dünya ticaret yollarının önemli noktası Osmanlıların eline geçti.

 

UYARI : Bu durum Akdeniz ve Karadeniz ticaretinde etkili olan Venedik ve Ceneviz´e zarar verdi.

 

5. İstanbul´da bulunan Ortodoks Kililsesi´nin koruyuculuğu Osmanlıların eline geçti.

 

UYARI : Böylece Osmanlı Ortodoksların lideri  konumuna gelmiştir. Bu kilisenin denetim altına alınması, Hıristiyan birliğini parçalama amacı taşımaktadır.

 

 

İstanbul´un Fethinin Dünya Tarihi Açısından Önemi

 

1. İstanbul´un fethi ile Orta Çağ kapandı, Yeni Çağ başladı.

 

2. Doğu Roma imparatorluğu sona erdi.

 

3. Savaş toplarının üstünlüğü anlaşıldı, sur ve kalelerin önemi azaldı.

 

4. Feodalizmin yıkılış süreci hızlanmış oldu.

 

5. İstanbul´un Türklerin eline geçmesi üzerine Avrupalılar yeni ticaret yolları aramaya başladı.

 

UYARI : Bu durum Coğrafi Keşiflerin zorlayıcı nedenini oluşturdu.

Ock

Okulumuzda  Öğrencilerimizin ;beden ,ruh ,duygu ve beden olarak dengeli bir kişiliğe sahip olmasını hedefleyerek 100 metrekare alanda oluşturduğumuz Oyun ve Etkınlıkler Salonu açılışı Keçiören Kaymakamımız Sayın Uğur BULUT ,İlçe Sağlık Grup Başkanı,Ilçe Jandarma Komutanı,İlçe Milli Eğitim Müdürü  Vekili Abdurrahman UZUNOĞLU ve Mahalle Muhtarımız Elvan İMAL tarafından açılışı gerçekleşti.Bu önemli çalışma Ulusal Basında da yeraldı.Okulumuz öğrencilerine hayırlı olsun

SPORUN FAYDALARI:

7’den 70’e herkesin sağlıklı yaşaması için gerekli olan spor, ruh sağlığı açısından yaş gruplarını farklı boyutta etkiliyor. Spor, çocuk ve gençlerde mutluluk, öfkeyi kontrol edebilme, saldırganlığı frenlemeye yardımcı oluyor. Erişkinlerin, dinç ve dinamik görünmelerini sağlıyor. Yaşlılar, dinç yapıları ile toplum içinde sevilen kişiler oluyor.

 İŞTE ALTIN DEĞERİNDEKİ FAYDALARI :

1. Sağlığınızın değerini anlamanıza yardımcı olur.

 2. Yaşam kalitenizi arttırmanıza ve geliştirmenize yardımcı olur.

 3. Fiziksel performansınızı geliştirir.

 4. Kalp rahatsızlığı riskini azaltır.

 5. Maksimum oksijen kapasitenizi arttırır.

 6. Yüksek tansiyon riskini veya ilerlemesini azaltır.

 7. Yüksek tansiyonu olanların, tansiyonu kontrol altında tutmasına yardımcı olur.

 8. Kandaki Triglycerid seviyesinin azaltır.

 9. Kandaki iyi kolestrolu (HDL) artırır.

 10. Dinlenme kalp atımını düşürür.

 11. Kalp - damar dolaşımını geliştirir.

 12. Anaerobik eşiği arttırır, bu da çabuk yorulmayı ve dolayısıyla kanda laktik asit birikiminin erken oluşmasını engeller.

 13. Kalp rezervini artırır.

 14. Kalbinizin bir atımda vücuda pompaladığı kan miktarını artırır.

 15. Vücut ısınızı soğutma için, deri yüzeyine gerekli kan akış kabiliyetini artırır.

 16. Akciğer kapasitenizi arttırarak, oksijenin akciğerlerden kana geçebilme kabiliyetini arttırır.

 17. Kalp krizi geçirdikten sonra, hayatta kalma şansınızı arttırır.

 18. Koronerde kan pıhtılaşma hassasiyetini düşürür.

 19. Kandaki yoğunlaşmayı azaltır

 20. Kalbinizin daha verimli pompalama işlevini yapmasını sağlar

 21. Kanınızın kan plazma hacmini genişletir.

 22. Orta seviyeli egzersizler sırasında, kalp atım sayısını düşürür.

23. Anormal nabız atım incinmelerini azaltır.

24. Kaslarınızın kandan oksijen çıkarma kabiliyetini artırır.

25. Çarpıntı riskini azaltır.

26. Çok çeşitli sebeplere bağlı baş ağrılarından kurtulmanızı sağlar.

 27. Hamilelikte karşılaşılan birçok rahatsızlıklardan (ör. kabızlık, belağrısı, mide ekşimesi gibi) kurtulmanızı sağlar.

 28. Sıcaklığa karşı tahammülünüzü artırır.

 29. Endişe ve kuruntularınızı azaltır. 

30. Streslerden korunmaya ve kurtulmaya yardımcı olur.

 31. Vücudun üst solunum yolları enfeksiyonuna karşı direncini artırır.

 32. Şeker hastalığınızın gelişme riskini azaltır.

33. Şeker toleransınızın gelişmesini sağlar.

 34. Prostat kanserinin gelişme riskini azaltır.

 35. Sigarayı bırakmanıza yardımcı olur.

 36. Bağırsak kanserinin gelişme riskini azaltır. 

37. Göğüs kanserinin gelişme riskini azaltır.

 38. Eklem rahatsızlıklarından dolayı, eklemlerin bozulma oranını yavaşlatır.

 39. Kan şekerinin kontrol altında tutulması için gerekli insulin miktarının düşürülmesine yardımcı olur.

40. Yüksek tansiyona bağlı ciddi komplikasyonlara maruz kalma oranını azaltır.

 41. Yaralanmalara karşı korunmayı sağlar.

 42. Eklemlerdeki kıkırdak dokunun yoğunluğunu arttırır.

 43. Stresle başa çıkmanıza yardımcı olur.

44. Bağışıklık sisteminizin iyi şekilde çalışmasını geliştirir.

 45. Kabızlıktan kurtulmanıza yardımcı olur.

 46. Depresyonun hafifletilmesine ve atlatılmasına yardımcı olur.

 47. Soğuk ortamlara çabuk adapte olma kabiliyetinizi artırır.

 48. Bel ağrılarının hafiflemesine ve kurtulmanıza yardımcı olur.

 49. Bel ağrılarından doğan sıkıntıların azalmasını sağlar.

 50. İnsuline karşı,doku duyarlılığını artırarak, kan şekerinin daha iyi kontrol edilmesine yardımcı olur.

 51. Yüksek tansiyonu kontrol için alınan ilaçların, yan etkilerine karşı koymaya yardımcı olur.

 52. Eklem esnekliğini korur ve gelişmesine yardımcı olur.

53. Eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bunu kontrol etmek için aldığınız ilaç ihtiyacını 20 - 30 % azaltır.

 54. Kemik erimesi hastalığı riskinin gelişmesini azaltır.

 55. Zihinsel uyanıklılığınızı artırır.

 56. Yaşa bağlı olarak oluşan kemik bozulmalarının yavaşlamasına yardımcı olur.

 57. Endometriyoya karşı riski azaltır.

 58. Eklem rahatsızlıklarından doğan acılara karşı koyma toleransınızın artmasını sağlar.

 59. Kilonuzu korumanıza veya kilo kaybetmenize yardımcı olur. Sadece diyet yaparak değil.

 60. Yaratıcılık gücünüzün artmasına yardımcı olur.

 61. Yağsız vücut dokularınızın korunmasına yardımcı olur.

 62. Sağlık harcamalarının ve ilaç kullanımının azalmasına yardımcı olur.

 63. Yabancı madde kullanımı ile mücadeleye yardımcı olur.

 64. Fazla kalorilerin yakılmasına yardımcı olur.

 65. Yüksek oranda gıda tüketmenizi sağlar, fakat buna rağmen, kalori dengenizin aynı kalmasına yardımcı olur.

 66. Ağır ilerleyen şişmanlığa karşı korur.

 67. Denge ve koordinasyonunuzun gelişmesine yardımcı olur.

 68. İştahınızın kısa süreli etkilerle azaltılmasına yardımcı olur.

69. Ani kabarmaların üstesinden gelmeye yardımcı olur.

 70. Yaşlı bireylerdeki kısa süreli belleklerin gelişmesine yardımcı olur.

 71. Adet kanamalarından doğan belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur.

 72. Genel ruhsal durumunuzun gelişmesini sağlar.

73. Kolay ve iyi uyumanıza yardımcı olur.

 74. Kilo kaybına, özellikle vücuttaki yağdan kaybetmenize yardımcı olur.

 75. Kemiklerinizin kırılmalara karşı direncini ve yoğunluğunu artırır.

 76. Dinlenme durumundaki metabolik seviyeyi korumanıza yardımcı olur.

 77. Kassal güç seviyenizi arttırır. 

78. Kassal dayanıklılık seviyenizi artırır.

79. Egzersizden sonra çabuk toparlanabilme kabiliyetinizi artırır.

80. Uygun kas dengenizi korumanıza yardımcı olur.

 81. Özel hayatınızın istenen doyumda ve düzeyde artmasını sağlar.

 82. Vücudunuzun dik durmasının gelişmesini sağlar.

 83. Egzersiz sırasında vücudun enerji elde etmede yağ kullanabilme kabiliyetini arttırır.

 84. Solunum sistemindeki kasların gücünün ve dayanıklılığın artmasını sağlar.

 85. İyi bir fiziksel görünüş sağlar.

 86. Kendinize olan güven duygunuzu arttırır.

 87. Rahat olmanıza yardımcı olur.

 88. Kısa süreli bilgileri hafızanızda tutma kabiliyetini geliştirir.

 89. İşveriminizi arttırır.

 90. Bol enerji verir. Günlük hayatınızda acil durumlarda ihtiyacınız olan enerjiyi sağlar ve sonradan ihtiyaç olabilecek daha fazla enerjinizi korumanıza yardımcı olur.

 91. Hastalıklara bağlı olarak iş günü kaybınızı azaltır.

92. Bağımsız hayat tarzını korumanıza yardımcı olur.

 93. Yeni insanlarla karşılaşmanıza ve yeni arkadaşlar edinmenize yardımcı olur.

 94. Fiziksel zindeliğinizi geliştirerek, hayata daha yaratıcı olarak adapte olmanızı sağlar.

 95. Aktiviteler, kemiklerin güç depolamasına ve orta şiddetli egzersizler sırasında daha fazla baskı yaparak hem daha çok güç depolamasına hem de kemik yoğunluğunun artmasını yardımcı olur.

 96. Egzersiz, bağ ve bağ dokularını kuvvetlendirerek, yaşa bağlı olarak oluşabilecek sakatlıkları azaltır.

 97. Önceden hareketsiz bir yaşam tarzına sahip kişilerin, yorgunluğa karşı direncini artırır ve dinçlik hissinin oluşmasını sağlar.

 98. Hatta kalp hastaları bile, kalp ve solunum sistemlerini çalıştırıcı egzersizler yaparak, hastalığının üstesinden gelmek için gayret sarf ederek, korkularından kurtulmalarına ve normal yaşamlarına dönmelerine yardımcı olur.

 99. Spor yapmak, sıkıntılarınızın azalmasına, eğlenme ve neşelenmenize, kısaca hayattan zevk almanıza yardımcı olur.

 100. Yukarıdaki sporun 99 faydasından sadece 1 tanesi bile size yakın geliyorsa spor yapmak hayatınızı değiştirebilir.

 

ALKOL VE SİGARADAN UZAK TUTUYOR 

 

Ara

Okulumuzda tüm velilerimize "Çocuk İstismarı ve İhmali"konusunda bilgilendirme yapıldı.Rehberlik servisimize ve katılan  velilerimize teşekkür ederiz.

Kas

Öğretmenliğin Toplumdaki Önemi

İnsanlar doğdukları andan itibaren bir şeyler öğrenirler ve ilk eğitimlerini ailede almaya başlarlar. Okul çağına gelene kadar bu böyle devam eder. Okul çağına gelindiğinde ise çocuklar okula başlar ve artık öğretmenlerine emanet edilir. Öğretmenler çocuklar için o kadar önemli bir yer tutmaya başlar ki, adeta çocukların ikinci anne babasıdır.

Öğretmenlik mesleği toplumsal açıdan çok değerli bir meslektir ve kutsal sayılmaktadır. Bir toplumun gelişmiş düzeylere ulaşmasında öğretmenlerin çok büyük payı vardır. Öğretmenler sayesinde topluma yararlı, dürüst, çalışkan ve işinde yeterli insanlar yetişir ve bu insanlar ülkelerini ileriye taşır. Öğretmenler öğrencileri yetiştirirken birçok fedakarlıkta bulunur ve en zor yolda bile öğrencilerine ışık tutar. Öğretmenler bilgili kişilerdir ve onların öğrencilerine sabır göstermesi ile öğrenciler zorlu yolları aşıp iyi bir noktaya ulaşabilir. Toplum için bu kadar değerli olan öğretmenlere saygıda kusur edilmemeli ve değerleri bilinmelidir. Sadece öğrenciyken değil, büyüyüp yetişkin bir insan olunduğunda da öğretmenler unutulmamalıdır.


ETKİLİ ÖĞRETMEN ÖZELLİKLERİ

    Öğretmen, eğitim ortamında nasıl davranmalı ve neler yapmalı ki öğrenci istendik, davranışları göstersin? sorusuna yanıt olarak etkili öğretmen özellikleri ve davranışları şöyle sıralanabilir :Öğretmen, dönüt düzeltme, ipucu ve pekiştireci ilkelere uygun olarak kullanılmalıdır.Sınıf, iyi organize etmeli, öğrenci katılımını sağlamalıdır.Öğrencilerle sürekli göz iletişimi kurmalıdır.Başarıyı vurgulamalı ve tüm öğrencilerin başarısını beklemelidir.Her dersin ve ünitenin sonunda değerlendirme yapmalıdır.Öğretmen gereksiz el, kol, jest, mimik ve vücut hareketleri yapmamalıdır.

   Öğretmen soruları tüm sınıfa sormalıdır.Öğretmen ana dilini çok iyi bilmeli ve kullanmalıdır.Öğrencilerin bir konuyu başardıklarından-öğrendiklerinden emin olmadan bir sonraki konuya geçmemelidir.Öğretmen ses tonunu iyi kullanmalıdır.Açık ve anlaşılır yönergeler sunmalıdır.Dersi, ilgili davranışsal hedeflere eriştirecek biçimde planlamalıdır.

 

Öğretmen derse hazırlanarak girmelidir.Öğretmen sınıfta belli bir yere çakılıp kalmamalı, aynı yerde gidip gelmemeli, kendini öğrencilere göre ayarlamalıdır.Öğretmen her türlü ödevi ve sınav kağıtlarını değerlendirdikten sonra, öğrencilere dağıtmalı, onların itirazlarını hiç kızmadan dinlemeli, hata yapmışa kabul etmeli, özür dilemelidir.Öğretmen sınav, ödev gün ve saatlerini öğrencilerle birlikte belirlemelidir.Sınıftaki bütün bireyler ve gruplarla etkileşim kurmalıdır.Öğretmen sınıfta demokratik bir ortam yaratmalıdır.Derslerini amaçlı ve düzenli biçimde sürdürmelidir.

   Öğrencilere uygun geri bildirimde bulunmalıdır.Olumlu davranışları pekiştirmeli, olumsuzları kontrol etmelidir.Öğretmen işe koşulan öğretme strateji, yöntem ve tekniklerini kullanırken ilkelere uymalı, sınıfını ona göre düzenlemelidir.Öğretmen, öğrenme-öğretme araç ve gereçlerini etkili biçimde kullanmalıdır.Öğretmen, konuları basitten karmaşığa, kolaydan zora, somuttan soyuta, birbirinin önkoşulu oluş özelliklerine, yakın çevre ve zamandan uzağa doğru işlemelidir.Öğretmen, özellikle okul öncesi ve ilköğretimden, eğitsel oyunlara hemen hemen her eğitim durumunda yer vermelidir.Öğretmen öğrencilerine onları sevdiğini yeri gelince belirtmelidir.Öğretmen derse zamanında girip çıkmalıdır.

   Öğretmen öğrencilerini tanımalı, onlara adlarıyla seslenmelidir. Sınıfta ise, "sevgili çocuklar, sevgili gençler, arkadaşlar" gibi duygusal yünü olan sözcüklerle seslenmelidir.Öğretmen, velilerle her ay toplantı yapmalı, onları bilgilendirmelidir.Öğrencilerden her dönem ya da yıl sonunda kendisini eleştirmelerini istenmelidir.Öğrencilerden gelen dönütlere duyarlı olmalı, bunlardan yararlanmalıdır.

  Öğretmen sınıfta bir orkestra şefi gibi davranmalıdır.Öğretmen sınıfta yanlış yapmak korkusundan uzak, rahat bir öğrenme ve iletişim ortamı yaratmalıdır.Uygun sorular ve çarpıcı örneklerle sezgisel düşünmeyi geliştirici sınıf tartışmaları yaptırmalıdır.Öğretmen ne öğretileceğinden çok nasıl öğretileceğine önem vermelidir.

    Yukarıda sıralanan davranış örneklerinin öğretmenin sınıftaki etkililiğini artıracağı söylenebilir. Bilinmelidir ki, bu listeyi daha da uzatmak ve her öneriyi aşmak olanaklıdır. Öğretmenlerin görevi, öğrencilere olayları kavramları ve bilgileri aktarmak değil, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor etkinliklerini yönelterek, onlara öğrenmeyi öğretmektir.

 Sınıflar, öğrencilerin öğrenme isteğinin gelişmesine olanak sağlayıcı biçimde düzenlenmeli, öğretmen de davranışlarını, öğrencilerin öğrenme isteğini destekleyici, geliştirici biçimde değiştirmelidir.

   Unutulmamalıdır ki, öğretmenlerin sınıf içindeki davranışları öğrencileri engellemedikçe, onlar öğreneceklerdir...